Küresel Sera Gazı Salınımının Yüzde Kaçı Ulaşım Sektörüne Aittir?

Küresel boyutta sera gazının önemi büyüktür. Birçok neden ve sebepten dolayı sera gazı oluşur. Bunun nedenleri enerji kaynakları ve elektrik kaynakları olabilmektedir. Fakat bununla ilgili en yaygın küresel Sera gazı salınımının oluşumlarından biri ulaşım durumudur. Ulaşım sonucunda akaryakıtlar, araba dumanları veya yakıt fosilleri sonucunda sera gazı salınımına etki eder. Bu durumda aslında ulaşım konusunun sera gazı konusunda ne kadar önemli bir yere sahip olduğunu gösterir.

Uzmanlar ulaşım sektörünün sera gazına etkisini baya araştırmışlardır. Yapılan birçok dünya üzerindeki araştırma sonucunda tahmini olarak ulaşım sektörü sera gazına yüzde 20 civarında bir etkide bulunur. Bu oran hiç azımsanmayacak bir orandır. Sera gazının oluşumunun beşte biri ulaşım sektöründen gelmektedir. Bazı ülkelerde bu oran çok daha fazla iken, bazı ülkelerde çok daha azdır. Türkiye de ise yakın tarihte yapılan araştırmalar sonucunda yüzde 15 ve 16 oranında ulaşım sektöründen sera gazına etki vardır. Bu sıralama Türkiye içerisinde ikinci sırada yer alır. Elektrik üretilirken oluşan emisyon ve kötü gazların etkisinden sonra ikinci sırada ulaşım sektörü yer alır. Tabi ki bu durum Türkiye için geçerlidir. Aynı durum dünya ülkelerinde değişkenlik gösterir. Fakat toplamda dünya ortalaması alındığında yüzde 20 lik bir oran ulaşım sektörüne aittir. Bu durum sürdürebilirlik konusunda ulaşım üzerine ağırlık verilmesi gerektiğini ve dikkatli yaklaşmak gerektiğini yansıtır. Aksi halde ulaşım sektöründen oluşan takviyeler daha da vahim noktalara gelebilir.

Türkiye üzerinde ikinci sırada ulaşım sektörü salınımı yer almaktadır. Tahmini yüzde 15 oranı civarındadır. 1. Sırada ise kömür yer alır. Yani kömür üretimi Türkiye’de birinci sırada karbondioksit yayılımını sağlayan faktördür. Yılda tahmini 140-150 megaton karbondioksit üretimi sadece bu sebepten oluşur. Bu da kömürün aslında faydaları kadar zararları da olduğunu yansıtır. Türkiye istatistikleri bu yöndedir. Başka dünya ülkelerinde bu durum farklılık ve değişiklik gösterebilir. Türkiyedeki bu istatistikler 2018, 2019 ve 2020 yılları araştırmalarına göre yakın tarihli yapılmıştır.